31 Mart 2017 Cuma

İNSAN VE DOĞA ( 1 )



doğa ve insan çizimleri ile ilgili görsel sonucu






















Merhaba Değerli Dostlar,

Dünkü,  yazımıza göstermiş olduğunuz görüntülenme ve beğenileriniz tahminimden çok fazla sayılara ulaştı, Konya ilimizin tanıtım yazısına gösterdiğiniz ilgilerinizden dolayı, her okuyucuma ayrı ayrı saygılarımı ve  teşekkürlerimi arz ederim, sağ olun var olun...

Turizm Yörelerimizin Tanıtımı ile ilgili yazılarımızın beklediğimden fazla ilgi görmesi beni sonsuz mutlu etmesinin yanısıra, yaptığımız işin doğruluğunu bir kez daha kanıtlamış oldu.

Bugün bir başka önemli konuyu sizlerle paylaşmak istiyorum, yaklaşık bir yılı aşkın bir süredir devam eden Blog yazılarımda sadece insan faktörü üzerine olan konuları sizlere aktarmağa çalıştım.

Tabiat, Çevre ve Doğa üzerine sizlerle  sohbet etme ve yazma fırsatı ancak bugün bulabildim... önümüzdeki yazılarımda fırsat buldukça bu konular hakkında söyleşi ve düşüncelerimi daha sık paylaşmak arzusundayım...
Bu tür temalı yazıların okunması bizlere biraz angarya gibi gelir ve  zorlar, fakat ortada  yaşanmakta olan bugünkü gerçekleri  ve bundan sonraki nesillerin yaşayacakları önemli gerçekleri göz ardı etmemiz mümkün değil, Tabiat, Çevre ve Doğaya karşı daha duyarlı olmamız gerektiğini yinelemek  istiyorum.
Bugünden itibaren bu evrende yaşayan bireyler olarak, Tabiat, Çevre ve Doğa ile ilgili üstümüze düşen görevlerimizi bir kez daha gözden geçirmemiz gerektiğine inanıyorum.
Gelin, bu yazımızı bir farkındalık projesi olarak başlatmış olalım ve çevreye karşı duyarlılığımızı daha etkin bir şekilde kullanalım ne dersiniz?

Biz insan faktörü olarak Doğaya zarar verip sonrada doğayı düzeltmek için  sonsuz mücadele ve çaba sarf eden nesiller olduğumuzu unutmayalım.

Önce Kendinizi Sevin ve sonra da Sevdiklerinizin değerini bilin ki, Mutluluğunuz daim olsun...En iyi dileklerimle. Esen kalın...


doğa ve insan çizimleri ile ilgili görsel sonucu

Doğayı Korumak İçin Neler Yapmalıyız,

Doğa insanlara sunulan en büyük armağan olmuştur. Biz onu tabiat, çevre, doğa, ormanlar olarak adlandırırız. Doğanın verdiklerinin değeri en derin şekilde bilinmesi gerekmektedir. Doğanın bize sunduğu değerleri bilmemiz gerekmektedir. İçersinde canlı ve cansız varlıkların yaşadığı ormanlarla çeşitli bitkilerle dolu olan yerlerdir. Hepimiz aslında doğanın içinde yaşarız, ormanlık alanlar olmasa dahi zamanla betonlaşmış kentlerde doğaya aittir. Kendisini yüzyıllar boyunca yenileyerek dünyanın var oluşundan itibaren hep hizmet vermiştir. Doğaya zarar verenler bizler olduğumuz gibi onu koruyacak olanlar yine bizleriz. Bugün bir şey yapmazsak bizim yerimize kim yapacak. Doğamızın kirlenmesini ve yok edilmesinin karşılığında biz olabiliriz. Korumayıp yakıp yıktığımız zaman bize dönüşü doğal felaketlerle olmaktadır.


İnsanlar ve doğal çevre arasındaki etkileşim

Doğaya zarar verdiğimiz sürece biz insanlar daha büyük zararlara maruz kalırız”

Bilindiği gibi doğa kendi kendini sürekli olarak yenileyebilen canlı ve cansızlardan oluşan varlıkların tümüdür. Çevre bilimi (ekoloji) ise canlıların bulundukları ortam ile olan ilişkilerini inceleyen bilim dalıdır. Soru(!) biz insanlar doğanın veya çevrenin neresinde ve nasıl duruyoruz?
doğa ve insan ilişkisi ile ilgili görsel sonucu
 Doğa ve çevre tahribatının yarattığı etkiler bütün dünyada olduğu gibi son yıllarda ülkemizde de görülmektedir. Özellikle güzel yöremiz olan Arhavi ve çevre bölgelerini de içine alan Doğu Karadeniz bölgemizde bu etkiler gün geçtikçe daha açık bir biçimde gözlenmektedir. Giderek ağır zararlara yol açmakta ve büyük tepkiler aldığı halde yeterince bir önlemde alınmamaktadır.
Biz insanlar doğanın ekolojik dengesini bozarak ve çevreyi kirleterek, kendi yaşamımızı zorlaştırmakla kalmayıp pek çok canlı türünün ve onların temel yaşam maddelerinin de yok olmasına neden olmaktayız.
Bu nedenle her birey, yaşanan olumsuz çevre sorunlarına karşı üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmeli ya da hiç değilse kalanın korunması için çaba göstermelidir. Kayıtsız kalarak gerekli önlemler alınmadığı takdirde insanlığın geleceğinin de karanlık olacağı unutulmamalı ve bilinmelidir.
    doğa ve insan ilişkisi ile ilgili görsel sonucu
  • Son yıllarda ülkemizde ve özellikle Doğu Karadeniz’de artan çevre tahribatının başlıca nedenleri şunlardır:
  • Çarpık şehirleşme ve sanayileşme,
    Sanayi ve evsel atıkların tatlı sulara ve denize atılması,
  • Katı atıkların doğaya veya çevreye zarar vermemesi için tedbirler almak ve geri dönüşümleri için gerekli çöp işleme tesislerinin kurulamaması,
  • Genetiği Değiştirilmiş Organizmalara(GDO) karşı ve doğal organizmaların ve gıdaların korunması için gerekli önlemlerin alınmaması,
  • HES(Hidroelektrik Santralı) projelerinin uygun yerlere yapılmaması, gerektiğinden fazla yapılması ve bunları yaparken çevreye verilen zararlar,
  • ÇED(Çevresel Etki Değerlendirmesi) raporların işlevselliğinin düzgün ve standart yapılmaması,
  • Maden arama-çıkarma işlemlerinin uygun olmayan yerlerde ve yanlış yöntemlerle yapılması,
  • Çernobil olayından sonra meydana gelen radyoaktif kirlenme sonucu gerekli önlemlerin alınmamasından dolayı başta biz insanlarda ve doğada geri dönülmeyecek zararlar açılmış ve bu yaralar hala her nedense sarılamaması,
  • Yanlış yerleşim alanlarının açılması, tarım ve yapı amaçlı orman yangınlarının çıkarılması, bilinçsiz ağaç kesimi sonucunda doğal yapının bozularak erozyonun ortaya çıkması ve giderek hızla ülkemizin çölleşmesi,
  • Doğu Karadeniz otoyolunun sahile yapılmasının sonucu çevreye büyük zararlar vermesi,
  • Yeni yolların açılmasında uygunsuz yol çalışmaları ve yapılan yanlış dinamitleme çalışmaları ile bilinçsiz bir şekilde doğa tahrip edilmekte ve bunun sonucunda yer altı sularının doğal yataklarının bozulmasıyla heyelanlar meydana gelmektedir,
  • Dere ve ırmak yataklarından sele karşı yararı olur düşüncesiyle kum ve taşların alınması sular yükseldiğinde tam tersi suyun daha da hızlanmasına ve büyük zararlara sebep olmaktadır,
  • Yoğun ve yanlış şekilde yapılan gübrelemelerde yapay gübrede kullanılan azotun tatlı su ve denizlere sürüklenmesi sebebiyle sularda oksijensiz ölü bölgeler oluşmakta balıklar ve diğer canlı türleri yok olmakta, yosunlar tehlikeli bir şekilde gelişmekte sulardaki doğal dengenin bozulmasıyla ekosistem işlemez hale gelmektedir,
    Ekolojik değerlere sahip çıkılamaması ve bu konuya dönük bir eko turizmin yaratılamaması,
  • Endemik bitkiler açısından ülkemiz başta Doğu Karadeniz bölgemiz olmak üzere dünyanın en önemli yerlerinden biri olduğu halde bu konuda gerek bu bitki türlerinin korunması gerekse de ülkemiz dışına çıkarılmaması hususunda gerekli önlemlerin alınamaması,
  • Kesilmiş çay bitkilerinin yakılarak imhası sırasında topraktaki mikroorganizmalar tahrip edilmekte daha da önemlisi yakılması sırasında dikkat edilmemesi sonucu orman yangınlarına neden olunmaktadır. Ve bu konuda hiçbir hukuksal önlemler alınmamaktadır.
nükleer santral resim ile ilgili görsel sonucu
Sonuç olarak “Doğa insana değil, insan doğaya muhtaçtır” bilinciyle çok geç olmadan Çevre Bakanlığımızın öncülüğünde tutarlı bir çevre politikası oluşturulmalı, kamu ve özel kuruluşlarla birlikte toplumun bireyleri olarak sivil toplum kuruluşlarında da görev alarak bu çevre politikasının başarıya ulaşması için gereken desteği vermeliyiz.
Kısaca bir ülkede kurum oluşturarak ve yasal düzenlemeler yapmakla sadece sorunlar düzeltilemez ve çözülmez. Önemli olan bu oluşturulan kurumlara ehil insanlar atamak ve bu insanlarla o kurumu işler hale getirmektir. Bu kurumun işlevliğine hem hükümet hem de vatandaş olarak bizler katkıda bulunup, takipçisi olmalıyız. Aksi halde bu kurumlar sadece sembolik olarak adında kalırlar.
Doğal çevre ve güzel insanlara…
ALINTI 
Doğanın Ekstremleri
Günün Sözü :
Doğayı insanların ihtiyacını karşılayacak bir kaynak topluluğu olarak görmek, çevrenin yok oImasına davetiye çıkarmak demektir.
31 Mart, 2017, Antalya

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder