8 Ağustos 2017 Salı

İNSANI TANIMA SANATI





insanı tanımak ile ilgili görsel sonucu


Merhaba Gönül Dostlarım,

Bugün bir başka Yılmaz Ulusoy makalesi ile tekrar birlikteyiz "İnsanı Tanıma Sanatı" başlıklı yazısında bir insanı yakından tanımanın yollarının neler olduğu konusunda kendi deneyim ve tecrübeleriyle bizlere yol göstermektedir. Sayın Ulusoy'a bu güzel yazısından dolayı şükranlarımızı yolluyorum.
insan tanıma resim ile ilgili görsel sonucuAdler’in ilk kez Almanca olarak 1927 yılında yayımlanan “İnsanı Tanıma Sanatı” (Menschenkenntnis) adlı yapıtı, 1920 yılında Viyana Halk Enstitüsü’nde verdiği konferanslardan oluşuyor. Bu yapıtın ana fikrini “Kendini tanıma, mutluluğun bir yasasıdır”* şeklinde özetleyebiliriz

" Birisiyle yeni tanıştığımızda ; ismini öğrenir, mesleğini sorar; sohbet ilerlerse okullar veya ortak arkadaşlar hakkında konuşmaya başlarız genellikle. Bir insanı tanımak istiyorsan onunla seyahat et ya da yemek ye derler. İstedikleri olmadığında takındığı tutum da çok şey gösterir bana göre. Çünkü özellikle de menfaati varsa bir kişi, doğasında olmasa bile çok tatlı bir maske takabilir, eğer yol yordam öğrenmişse. Ancak bir çıkarı kalmadığında, hatta hayal kırıklığına uğradığında bile nezaketinden, ilgisinden bir şey kaybetmiyorsa; farklı ve ince bir ruhla karşı karşıya olduğumuzu anlayabiliriz. O yüzden, kimse hakkında hemen peşin hüküm vermiyor ve zaman içinde tavırlarını gözlemliyor, sözleriyle eylemlerinin birbirleriyle tutarlı  olup olmadıklarına bakıyorum. Çevresindeki her şeyle, herkesle ilişkisine, komplekslerine, kalıplarına,  değerlerine ve ilgisine."

Kaynak: ''Düşünüyorum'' dan alınmıştır.
                                                                   
 Önce Kendinizi Sevin  sonra da Sevdiklerinizin ve sahip olduklarınızın değerini bilin ki, Mutluluğunuz daim olsun... En iyi dileklerimle. Esen kalın.. 

İnsan Tanıma Sanatı

Çocukluğumda rahmetli babam ve arkadaşlarının sohbetlerine sık sık katılır ve onları dikkatle dinlerdim. Sohbet konuları çoğunlukla konu komşudan eşe dosta, dönemin ticaret hayatından sosyal faaliyetlere uzanır ama genelde insan odaklı olurdu. Çok şey öğrendim o günler.
Yine o konuşmalardan ilk duyduğumda anlayamadığım iki kelime çok ilgimi çekmiş ve aklıma takılmıştı. İnsan sarrafı... Daha sonra öğrendim ki, bir sarrafın saf altın ile sahte altın ayırımını yaptığı gibi, doğru insan ile yanlışını bir bakışta tanıyabilmekmiş.
Yıllar içerisinde, sarraf olmak kadar değilse de insanı gerçekten tanımanın, derinine inebilmenin kıstaslarını da öğrendim. Halk bilgeliğinin ortaya koyduğu kurallara göre “İnsanı tanımak” için;
*Yolculuk yapmak
*Borç vermek
*içki masasını paylaşmak
*Emanet teslim etmek
*Birlikte askerlik yapmak (Erkekler için)
Gibi yaşamsal deneyler son derece önemliymiş meğer.
Bir gün babam bana, “Bak Yılmaz, hayatta başarı ve ustalaşmak insanı tanımakla olur. Bunun gerçekleşmesi için de, insanın önce kendini tanıması gerekir. Püf noktası da, insanın eksilerini ve artılarını bilmesidir. İnsan sürekli düşünüyor olmalı ve ilim, bilgi peşinde yürümelidir” demişti. Delikanlı olmanın verdiği boş vermişliği rahatlığı olsa gerek, o gün için bu sözlerin üzerinde pek durmamıştım. Ama sonraları çok iyi anladım.
Yaşadığım ya da tanığı olduğum pek çok olay babamın ne denli haklı olduğunu bana gösterdi. Özellikle “İnsan sürekli düşünmeli” sözününün üzerinde düşündükçe, insan kendisi ile ilgili detayları ve işaretleri görüyor. Adeta kendini çözüyor, deşifre ediyor. O zaman karısındakini de deşifre etmek, anlamak kolaylaşıyor. Kafamda şöyle bir denklem oluştu: Kendini anladığın, tanıdığın oranda başkalarını objektif tanıyorsun ve çözüyorsun. Hayatı da anlamlandırıyorsun!.
“Hayat” insana tanınan bir süre, Allah’ın lütfudur. İlk nefes ile son nefes arasında bir yolculuk. Ya boş geçiririz ya da bir anlam katarız. Anlam katmak kendini bilmek, diğer insanları tanımak ve yaşamı hem kendine hem de başkalarına hoş kılmaktır. Bilgi, akıl ve çalışmakla taçlandırmaktır. Bir sanattır.
Ressam fırçası ile, yazar kalemi ile, yaşam ustası da uyum kültürü ve becerisi ile eser yaratır. İnsanları dinler ve anlar. Dost kazanmayı bilir ve dost olur. Yaşadığı ortama değer katar. Toplum da maddi ve manevi anlamda pozitif değer kazanır.
Herkes yaşam ustası yada iletişim ustası olamaz. Ancak çevresi ile olan ilişkilerinde, insan tiplerindeki farklılıkları tanıyarak çatışmalar yaşamaksızın daha mutlu olabilir. İnsanlar birbirlerinden çok farklıdır. Onları olduğu gibi kabul etmek her zaman kolay değildir. İlk adım, kendimizi olduğumuz gibi kabul etmektir. Eksiklerimizin ve artılarımızın bilinçli olarak farkına varmaktır. O zaman ki, başkalarına anlayış göstermek kolaylaşır.
Bizim kendimizde göremediğimiz, diğer insanları olumsuz etkileyen davranışlarımızı kontrol etmek çok önemli bir kişisel disiplindir. İnsanın diğer insanlar üzerinde az ya da çok stres yaratacak, gerilime neden olacak yönlerini durdurması, değiştirmesi, olumluya dönüştürmesi çok çok zor ama bir o kadar da mutluluk ve uyumunu sağlayan en güvenilir yöntemdir.
Aile ilişkilerinde, iş ilişkilerinde hatta toplum içindeki tüm sosyal ilişkilerde başkaları ile iyi ve uyumlu iletişim kurma becerisi, bilgi ve kültürü başarının olmazsa olmazıdır. Bu sonucun başlangıç noktası, insanın kendini ve başkalarını tanıması ile başlar. Bu tanıma insan adına bir sanattır.
Kaynak : Yılmaz Ulusoy,  01.09.2013

https://youtu.be/Cx5eUDo-LlQ

ney dinle ile ilgili video

" Üzülme der Mevlana ve devam eder; Bir yandan korku bir yandan ümidin varsa iki kanatlı olursun... Tek kanatla uçulmaz zaten. Sopayla kilime vuranın gayesi kilimi dövmek değil, kilimin tozunu almaktır. Allah sana sıkıntı vermekle tozunu, kirini alır. Niye kederlenirsin? Taş taşlıktan geçmedikçe parmaklara yüzük olamaz.... Yüzük olmayı dileyen taş, ezilmeyi yontulmayı göze almalıdır..!" Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî

Günün Sözü :
insan tanıma resim ile ilgili görsel sonucu
İbrahim Birol, http://ibrahimbirol.blogspot.com.tr/
8 Ağustos, 2017, Antalya

türkiye simgesi resim ile ilgili görsel sonucu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder