18 Mart 2024 Pazartesi

18 - 24 MART YAŞLILARA SAYGI HAFTASI


 














Merhaba Gönül Dostlarım,

Her zaman deneyim ve tecrübelerinden yararlandığımız yaşlılarımıza, sevgi ve saygıyı dile getirmek için, 1982 yılında Dünya Sağlık Örgütü tarafından 18-24 Mart tarihleri arası “Yaşlılara Saygı Haftası” olarak ilan edilmiştir. 

18- 24 Mart Yaşlılara Saygı Haftası

En büyük zenginliğimiz

Ulu çınarların gölgesi yeter.

Yaşlılarımıza sağlık, mutluluk, dileriz

YAŞLANMA !
Güzel bir sözle başlayalım;

“Önemli olan hayata yeni yıllar eklemek değil, yıllara hayat eklemektir”

Alexis Carrel

Bugünümüzü borçlu olduğumuz büyüklerimize sahip çıkmak, korumak hepimizin asli görevlerinin başında gelmelidir.
Bizleri büyük bir özveriyle yetiştirip bugünlere getiren yaşlılarımız, dünün gençleri,
bugünün yaşlıları olarak bizim hayatımızda ve gönlümüzde özel bir yere sahiptirler.
Her insan için değişik mana ve önem ifade eden yaşlılık, hayatın çok güzel bir dönemidir.

Sağlıklı yaşlanma, her yaştan insanın sağlıklı, güvenli ve sosyal olarak aktif olabileceği bir hayat tarzını benimsemesiyle mümkün olacaktır


The YearGerçek Dostlar 18 Mart 2024 İbrahim Birol      http://ibrahimbirol.blogspot.com.tr/


 

17 Mart 2024 Pazar

TERCİH MESELESİ































Merhaba Göül Dostlarım,

Alman ekonomi profesörünün kızı bebek arabası almaya kalkışır.
Alacağı ürün Almanya'da 700 Euro..
İnternette bulduğu Çin malı muadili ise 250 Euro'dur. Babasına ‘’ne yapayım’’ soruyor. Babası tercih senin cevabını diyor.
Kız gidiyor Alman malı arabayı 700 Euro'ya alıyor.. Babası soruyor; -Neden pahalısını seçtin? Kız başlıyor anlatmaya...
Eğer Çin malını alsaydım; -O para dışarı gidecekti.. -Alman ürünü satılmayınca fabrika işçi çıkaracaktı..
-İşsiz insanlar harcama yapamayacakları için devletin vergi geliri düşecekti..
-Devletin geliri düştüğü için çocuğuma iyi bir eğitim veremeyecekti..
-Güvenliğini sağlamakta finansal sorunlar yaşayacaktı.
-Yeterli sağlık hizmeti veremeyecekti..
Ben Alman malı almakla "çocuğumun geleceğini garanti altına aldım" deyince; Baba da gururlanarak kızını tebrik edip demek ki ben görevimi yapmışım diyor..
-İşte, onun için Almanya'nın yıllık 225 Milyar dolar dış ticaret fazlası var..
BİLİNÇLİ OLALIM....
Alıntı

 The YearGerçek Dostlar 17 Mart 2024 İbrahim Birol      http://ibrahimbircom.tr/

 

15 Mart 2024 Cuma

RAMAZAN SOHBETLERİ (1-24)









Merhaba Gönül Dostiarım


Komşuda Pişer...

01.09.2017
  • Gerçek komşuluk anlayışı ve kavramının, Türk toplumu için asla tarihin eskimiş sayfalarında kaybolup gitmiş olmamasını dilerdim. Hakkında söz söylenirken de, “Bir zamanlar” diye başlamamak olurdu bir dileğim. Fakat ne yazık ki, “Evet... Bir zamanlar,” insanlarımız ev almaz, komşu alırlardı. “Komşuda pişer, bize de düşer,” anlayışı, dar zamanda, yokluk günlerinde somut bir teselli cümlesi idi. “Komşu, komşunun külüne muhtaç” olduğunu bildiği için, gözü gibi bakardı komşusuna. Komşunun adı geçtiğinde, akan sular durur, sevinç, üzüntü, acı, gözden akan yaş, gönülden gelen kahkaha ve bir dilim ekmek paylaşılırdı.

    Evin hanımı oğluna ya da kızına seslenir, “Hay Allah, tam yemeği ocağa koyacaktım. Evde soğan kalmamış. Komşumuz Sevil Hanım’a bir sor, varsa iki soğan alıver. Bir soğan için bakkala kadar gitmeyeyim bu saatte!.”

    Ya da “Görüyor musun başımıza gelenleri kızım, Ali amcanlar ve komşuları aniden bize geleceklerini bildirdiler. Koş, komşudan üç, dört iskemle isteyiver. Yarın sabah iade ederiz. Selam söyle, teşekkür etmeyi unutma ha...”

    İhtiyaç ve sorunları çözme komşularla, komşularda vücut bulurdu. Bir tür dayanışma oluşur ve sürüp giderdi. Bu dayanışmada kimi zaman  kollama da vardı. Komşu, komşuyla gönülden ilgilenir, “Nasılsınız? Hastanız nasıl oldu? İlaçları bulabildiniz mi? Bizim eczacı bir akrabamız var. Ona soralım mı?” türünden yaklaşımlar ve konuşmalar günlük sıradan olaylardı.

    Eskiden yazlık sinemaya komşular minderlerini alıp birlikte giderlerdi. Amaç, yaşamı paylaşmaktı. Pek çoğumuz bisiklete binmeyi, komşunun oğlundan öğrenmişizdir. Geç saatte ateşlenen bebeğimiz için dereceyi komşudan isterdik.

    Ticaret hayatımızda da önce komşuluk hakkı korunmaz mıydı?. Özellikle Anadolu’da sabah siftah yapmış dükkan sahibi, kendisine gelen bir diğer müşteriyi kibarca siftah yapmamış komşusuna yönlendirirdi. Ya da siftah yaptıktan sonra, gider ve komşu dükkana siftah parası bırakırdı.

    Bu örneklemelerden yola çıkarak, Türk toplumunun tarihinden miras aldığı beş temel komşuluk ilkesini; komşu hasta ise ziyaret etmek... Darda kaldığında yardımına koşmak... Cenazesinde bulunmak... Çocuklarını okutmakta zorlanıyorsa, el verdiğince yardımda bulunmak... Nişan, düğün gibi özel günlerde madden ve manen yanında olmak... şeklinde sayabiliriz sanıyorum. Hep birlikte vakit geçirmek de komşular arasında dayanışmadan öte bir “yaşam biçimi” göstergesiydi.

    Tarihimizin, geleneklerimizin, göreneklerimizin, edebiyatımızın, destanlarımızın ve dinimizin vazgeçilmez öğesidir komşuluk ve halk şairinin dilinde:

    Komşu vardır huzur verir

    Komşudur, derde derman

    Komşu vardır can yoldaşı

    Komşudur kötü günün arkadaşı

    Komşular gönüldür, maruftur insan sevgisine

    Komşuluk aşkıdır, yer etmiştir ülkemin tarihine

    Şeklinde can bulmuştur.

    Siz, biz, hepimiz daha sevgi dolu, güven duyan, güvenilir olan, fedakar kısaca daha ”insan”lardık. Fakat maalesef günlük yaşantımızın önemli bir zamanını, hızlı iletişim uğruna yüksek teknolojiye teslim ettik. Ve bugünkü tablo çıktı ortaya!.

    Önce kişisel, ardından aile içinde ve devamında apartmandaki yan daire, tarla komşusu ile soğumaya başladı aralar. Olumsuz davranışlar, asık suratlar, sevgisiz bakışlar hepimizi fazlasıyla üzüyor belki ama güzelliklerine dönüş içinde yeterli bir çaba var diyemeyiz. Çaba olmadığı gibi bu olumsuz yaklaşımlar komşudan, bütün bir topluma hatta tüm dünyada “insani bozulma”ya kadar varmış durumda.

    Kişi önce “kendi kapısının önünü” temizlercesine, akıl ve gönül dünyasını temizlemelidir. Terbiye etmesi gereken nefsinden kaynaklanan doymak bilmez isteklerini abartarak, aile gibi, komşu gibi içinde bulunduğu düzene hizmet etmeden, doğayı ve dünyevi nimetleri hoyratça kullanarak, bütünlüğün farkına varmadan, insanlığın ulaşması gereken birlik kalıbına dökülemez.

  • Yılmaz Ulusoy 

















































  • The YearGerçek Dostlar 15 Mart 2024 İbrahim Birol      http://ibrahimbircom.tr/